Kudret Merttürk 1968 yılında Ankara’da dünyaya gelib, aslen Artvinlidir.
Öğrenim hayatını İstanbul’da tamamlamıştır.
1992 yalında Almanya yaşamaya başlamış ve halen orada ikamet etmektedir.
Şiire ve edebiyata hayranlığı neticesinde 2023 yılılnda şiir yazmaya serbest vezinle başlamış, daha sonra hece şiirine geçiş yapmıştır.
YILLARA SORDUM
Yüreğime batan sevda dikeni
Hangi bahçenindi güllere sordum,
Gözümde dinmeyen yaşı dökeni,
Affetmek kolay mı?- Ellere sordum.
Viran gönlümdeki sönmez ateşi
Şu uçup savrulan küllere sordum.
Harlanıp, harlanıp dinmez ateşi
Yüreği soğumuş kullara sordum.
Mecnun’un aşk ile yandığı yâri
Güneşte kavrulan çöllere sordum.
Leyla, Leyla diye düştüğü nârı
Aşktan bahsetmeyen dillere sordum.
Kalbin kalbe hiç mi hükmü geçmiyor,
Aşığa varmayan yollara sordum.
Neden bu feryatlar kilit açmıyor,
Kalpte ağıt tutan hallere sordum.
Dünyevi aşkların özü var mıdır?
Çiçekte saklanan ballara sordum.
Kalbimde yazılı sözü var mıdır
Mektupları attım, pullara sordum.
Kaybolunca aşkın kalan izleri
Sürüklenip giden sellere sordum.
Aldanıp kandığım yalan sözleri
Unuttum dediğim yıllara sordum.
YALNIZLIK SAYFAN
Yalnızlık sayfana bakmadan daha
Hayat kitabını okudum sanma.
Acıları bir bir dokudum sanma,
Gözyaşın sayfana akmadan daha.
Küçücük dünyana aldığın yerde,
Sevgiyi tarttığın terazin şaşar.
Yârin yârenlerin haddini aşar,
Yakılıp, yıkılıp kaldığın yerde.
Aşk mevsimi geçer, soldurur ömrü,
Hazan vakti gelir savurur bir kez.
Hicran yarasıyla kavurur bir kez,
Bahar değil, kışla doldurur ömrü.
Geceler uzarsa duygu kuyunda
Sessizce ağıtlar yakılır elbet.
Zalimlik bir deniz çekilir elbet,
Aklanıp baktığın rahmet suyunda.
Elersen ununu alıp eleği,
Ele çeri-çöpü ayır geçeni.
Affetme her daim yara açanı,
Anlamadın sende zalim feleği.
GEÇ Mİ KALDIM ?
Bunca duvar etrafımda örülmüş,
Bir-bir yıksam, geç mi kaldım dersiniz?
Ayan beyan örenlerde görülmüş,
Ağıt yaksam, geç mi kaldım dersiniz?
Tutunduğum bütün dallar çürümüş,
Her bir çile ayrı daldan yürümüş,
Çeri-çöpü benden yana kürümüş,
Atıp çıksam, geç mi kaldım dersiniz?
Can çekişen gülüşlerim yaşamaz,
Bu darbeyi ağır hasta aşamaz.
Umut etsem bir damlayla taşamaz,
Hakk’a baksam, geç mi kaldım dersiniz?
Ötelerde ince hesap zor olur,
Alev alev her bir ateş kor olur.
İçerinden çıkılamaz şer olur,
Affa çöksem, geç mi kaldım dersiniz?
Birbirinden el amanla kaçışlar,
Feryad figan arş-ı ala açışlar.
Gözyaşını hesapsızca saçışlar,
Coşup aksam, geç mi kaldım dersiniz?
Kalbe dolsun akıyorken o nurlar,
Yıkılacak bir bir duran o surlar.
Kulağıma kilitliyken o sırlar,
İçim döksem, geç mi kaldım dersiniz?
BAKIŞIN
Lâl-i kelam gözlerinden süzülüp,
Hangi sırla kalbe akar bakışın,
Damla damla inci döker üzülüp,
Her damlayla ruhu yakar bakışın.
Zehir değil, şifalı ok bilirsen,
Uzakları yakın edip gelirsen,
Geç kalmadan gönülde taht bulursan,
Ağıt değil, zılgıt çeker bakışın.
Enginlere gemileri saldırıp,
Korkuları kirpiklerden kaldırıp,
Ateşleri aşk oduna daldırıp,
Kenetlenir sancak diker bakışın.
Karanlıktı güneş açtı katıldı,
Gülen gözle nur-u ışık atıldı.
Paha biçme mana ile satıldı,
Her fasılda koru vâkur bakışın.
Güzelliği köşe, bucak arıyor,
Her bir köşe zerre kalmaz tarıyor.
Derinliği hücresinde yarıyor,
Varır göze şimşek çakar bakışın.
Mazlum isen gökyüzüne kol olur,
Tüm alemi sarar, dua yol olur.
Hayatına fısıldayan rol olur,
Seni halden hale sokar bakışın.
Nazar eder, dağı taşı devirir,
Yanılır da kötülüğe çevirir.
Saray idi viraneye evirir,
Güzellikten neden çıkar bakışın.
Kimseleri dinlemeden çatıp da,
Akar gider ırmak, nehir katıp da.
Sırlar gizler biriktirip tutup da,
Dolar taşar, başa kakar bakışın.
Açılmalı merhametle her daim,
Cömertliğin rüzgarını ser daim.
Hüsn-ü zanla öldür artık şer daim,
O başına cennet tacı takar bakışın.
Mavi yeşil dünya alem içinde,
Toprak var ki ceset onun hiçinde.
Bilmediğin gerçekleri niçinde,
Ölüm gelse hayat eker bakışın.